Dil nedir?
14:47
Bu kadar kolay bir soruya
yıllarca farklı filozof ve bilim adamlarının verdiği ya da
veremediği cevaplar bize aslında dil kavramının tanımlanmasının
ne kadar da zor olduğunu kanıtlamış durumda.
Genel olarak dil, duygu ve
düşünceleri paylaşma aracı olarak tanımlansa da bu tanımlamanın
bazı durumlarda yetersiz kaldığı görülmekte. Öyle ki; bir çok
bilim adamı ve filozof dil kavramını tanımlayabilmek adına bir
çok araştırma yapmış ve hala yapmaya devam etmektedir.
Bu tanımlamalardan en çok
kabul görenlerinden biri 1857-1913 yılları arasında yaşamış
Ferdinand de Saussure' a ait ikili gösterge kavramı olarak bilinen
teoridir.
De Saussure' a göre dil
bir değerler sistemidir. İnsan herhangi bir sistemde (örn.
Türkçe) anlamlı bir ses duyduğunda zihninde o anlamın
tasavvurunu (değerini, karşılığını) oluşturur. Burada
oluşturulan tasavvur kişiden kişiye farklılık gösterir. Mesela
birisi 'ağaç' kelimesini duyduğunda aklına örneğin; bir çam
ağacı gelirken, başka birinin zihninde bir kavak ağacı
canlanabilir. Sonuçta insan, kafasında o an hangi nesneyi görürse
görsün ortada bir dilin varlığından bahsedebilmek için bu iki
öge, yani ses ve tasavvurun varlığının ve
birlikteliğinin ispatı gerekir. Bir başka değişle ses ve
tasavvur dilin birbirine bağlı iki tarafıdır ve biri olmadığı
taktirde diğerinin varlığı bir şey ifade etmez.
Noam Chomsky gibi dili
tamamen formal tanımlamak isteyen dilbilimciler de bulunmaktadır.
Bu tarz tanımlamalar günümüz bilişsel dilbiliminin temelini
oluşturuyor. Her ne kadar bu matematiksel yaklaşımlar
bilgisayar-insan arası iletişimi çok üst noktalara taşıyacak
olsa da, her dil için geçerli olabilecek bir formel sistem yaratmak
imkansızdır. Hatta her dil için değil sadece bir dil için bile
bu mümkün olmamıştır. Zira birden fazla anlama gelen kelimeler,
mecazlar vb. buna engel olmuş, dilin formalize edilmesini imkansız
hale getirmiştir.
Bunun neden olamayacağını
küçük bir örnekle açıklayalım:
diyelim ki
şöyle bir denklemimiz var
x + 2 = 5
ise x=?
burada x' in
3 olduğu matematiksel, formel bir kural, değişmez bir gerçek
diyebiliriz.
Peki şöyle bir kontekstle karşılaştığımızda, hala tek ve değişmez bir
gerçeğin varlığından söz edebilir miyiz?
Beni
gösterdi.
Burada Ben
kelimesiyle kast edilen şey tam olarak nedir, bunu bu şekilme
anlamamız imkansızdır.
Beni +
gösterdi = Ben (Kişi zamiri)
Beni +
gösterdi = Ben (Ciltteki koyu renk leke)
Görüldüğü
gibi ben kelimesinin tek bir karşılığı yok. Bu ve buna
benzer örnekler dilbilimini pozitif bir bilim olmaktan
uzaklaştırıyor. Bu da karşımıza yeni eski bir yığın
tanımlama çıkmasına sebep oluyor. Yani dil nedir sorusunun cevabı
sanıldığı kadar kolay olmamakla birlikte aynı zamanda çok
kapsamlı ve kişiden kişiye değişen bir şey. Buna göre farklı
tanımlamaların içinde boğulmaktansa kendi tanımlamamızı yapmak
daha kestirme ve kafa karıştımayan bir yol. Sonrasında da diğer
görüşlerle kendimizinkini karşılatırabiliriz.
Esma Arı
05.11.2014
0 yorum